Kurumsal bir şirkette, çalışanların ve yöneticilerin en önemli görevlerinden birisi, kendileri için belirlenen iş ve sorumluluk alanlarındaki eylemleri yaparken bir üst amirinin vereceği kritik kararlardaki doğruluk oranını artıracak ve risk oranını azaltacak faaliyetlerde bulunmaktır.
Yönetici, şirket için önemli bir karar vermesi gerektiğinde öncelikle bu kararı vermeden önce mutlak ve mutlak kendisine bağlı olan çalışan ve yöneticilerin (zaman zaman diğer çalışan ve yöneticiler ve belki de müşterilerden) fikirlerini alması elzemdir. Bu yaklaşım şirketin devamı ve gelişimi için çok ama çok önemlidir.
Lider tipi Yönetici söz konusu olduğunda, bu eylem doğal olmakla birlikte İdareci tipi Yönetici söz konusu olduğunda imkansızdır.
Lider Yönetici alt kadrosundaki yönetici ve çalışanların hem alternatif kararlar üretmesini teşvik eder hem de her bir kararın risk analizinin yapılmasını talep eder. İşte burada, Personel ve Yönetici kalitesi çok önem arz etmektedir. Alternatif karar üretmek ve üretilen alternatif kararların olası risklerini tespit etmek hem bilgi hem de tecrübe gerektirir.
Lider yönetici, tüm alternatif kararları ve risk analizlerini toplar ve kendi fikirlerini de göz önüne alarak bir değerlendirme yapar ve şirket için en fayda getirecek nihai kararı verir. Karar verildikten sonra tüm çalışan ve yöneticiler o karara uygun olarak görevlerini yaparlar.
İdareci tip yönetici söz konusu olduğunda ise (örnekleri bolca mevcuttur) kendi konumunu korumak adına sadece kendi bilgi ve tecrübeleri ışığında karar verir ve uygulanmasını emreder. Bu durumun sebebini açıklamak gerekirse, alternatif kararları ve risk analizlerini anlamak dahi belli bir bilgi ve tecrübe gerektirmektedir. İdareci tip yönetici ise hasbelkader bu göreve getirildiği için doğal eksikliklerinin farkına varılmaması için çaba sarf eder. Sonuçta verdiği kararlardaki risk oldukça fazla olacaktır. Bu durumu bilen üst kademedeki karar vericiler esasında burada bahsi geçen yöneticiye kritik kararları verdirmezler. İş yaşamında, yönetici pozisyonunda olup karar verici pozisyonda olmayan sözde yöneticiler bu şekilde ortaya çıkmaktadırlar. Tüm okuyucularım bu tür yönetici örneklerine çoklukla şahit olmuşlardır diye düşünüyorum. Ek bir sıkıntı, kritik kararlar verdirilmeyen bu yöneticiler, yöneticiliklerini kendilerine ve çalışanlarına kabul ettirebilmek için zaman zaman despot bir yönetim tarzı takınırlar ve çalışanların motivasyonlarını oldukça azaltırlar.
Bunun sonucunda, hiçbir çalışan/yönetici fikirlerini söylemeye cesaret edemeyecekler ve şirket aklı sadece bir karar vericinin aklıyla sınırlanacaktır. Kararlar, ortak akıl yerine tek bir kişinin aklına kaldığında şirket risklere açık olacak ve büyük zararlara uğrayacaktır doğal olarak. Şirketlerin zihni-sinir fikirler üretenlere her zaman ihtiyacı vardır oysa.
Yukarıda bahsi geçen idareci tip yöneticilerin çoğunlukta olduğu bir şirketin kalıcılığı asla uzun sürmeyecektir.
Saygılarımla,
Özcan Uzunoğlu
Pusula Havacılık