24 SAAT

Değerli okuyucularım bu hafta oldukça farklı bir konuya değineceğim. Hem birey hem aile hem şirket hem de ülke olarak gelişmişlik düzeyimizi belirleyen kesinlikle 24 saatimizi doldurma biçimimizdir. Uyku, kahvaltı, yemek, doğal ihtiyaç giderme ve benzeri temel faaliyetler çıkarıldıktan sonra her bireyin yaklaşık olarak 6-8 saatlik bir zamanını değerlendirme biçimi bahsedilen gelişmişlik düzeyini belirlemektedir.

Normal işinizde çalışma süresini rutin bir iş olsa dahi özellikle temel faaliyetlere dahil etmedim kasıtlı olarak. Sebebi hangi işi yaparsanız yapın çalışma süresi içerisinde işinizi geliştirme ve daha iyisini yapabilmek için her zaman emek verebilmelisiniz.

Şimdi gelelim tekrar 6-8 saatlik zamanı (kişiye bağlı olarak 10 saate kadar da çıkabilir) nasıl dolduruyoruz. Sizlerin de çok farklı faaliyetler ekleyebileceğiniz birkaç faaliyeti aşağıda sıralayalım:

  1. Kitap okumak
  2. Arkadaşlarla sohbet etmek
  3. Bilgisayar oyunu oynamak
  4. Açık alan oyunları oynamak
  5. Eğitim almak
  6. Telefonla konuşmak
  7. Siyaset konuşmak
  8. Dedikodu yapmak (bahsi geçen kişi olmadan 2 kişi ve daha fazla kişi olarak onun hakkında sohbet etmek😊)
  9. Din konusunda tartışmak (farklı bakış açıları var olanlar arasındaki konuşma)
  10. Televizyon seyretmek
  11. Tiyatro, bale, dans ve benzeri görsel sanat faaliyetlerine katılmak, izlemek
  12. Spor faaliyetlerinde bulunmak (futbol, veleybol, basketbol, yüzme, atletizm vb.)
  13. Düşünmek
  14. Dinlenmek
  15. Öylesine oturmak (dinlenmekten farklı olan. Boş boş oturmak demek istemedim😊)
  16. Seyahat etmek
  17. Mesajlaşmak
  18. Akıllı telefon ile sosyal medyada dolaşmak
  19. Yazı yazmak
  20. Eğitim vermek
  21. ………..

Bu maddelere onlarca yüzlerce faaliyet eklenebilir kuşkusuz. Öğrenmek istediğim, bu faaliyetlerden hangilerini yapıyorsanız yapın başkalarının gelişimlerine veya kendinizin kişisel gelişiminize katkı sağlayacak şekilde mi yapıyorsunuz? Bu sorunun yanıtını ancak kendiniz verebilirsiniz. Şöyle ki akıllı telefonla sosyal medyada dolaşırken bilginizi artırıcı yazı ve görseller ile mi ilgileniyorsunuz yoksa kısır tartışmalar içeren hiçbir şey kazandırmayan yazı ve görsellerle mi ilgileniyorsunuz. Yukarıdaki maddelerin hepsini bu açıdan değerlendirmenizi tavsiye ederim.

Kendinizi 6 ay öncesinden daha gelişmiş hissetmiyorsanız veya karşınızdakilere bunu hissettirmiyorsanız söz konusu faaliyetleri tekrar gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Dünya bilgi ile dolu ve o bilgiler değerlendirecek kişiler için beklemekte.

Çok sık kullandığım bir cümle vardır “İLGİ varsa BİLGİ vardır”.  Bu cümle ile anlatmak istediğim hangi konu veya konularda ilginiz var ise o konulara yönleniniz. Öğrenme kabiliyetinizin çok arttığını göreceksiniz. İlginiz olan konuda ustalık seviyesine çıkmanız uzun süre almayacaktır. Takiben o konuları geliştirme olanağınız olacak. İşte bu noktada hem bulunduğunuz şirketin hem de bulunduğunuz ülkenin gelişmişlik düzeyine katkı sağlıyor olacaksınız.

 Ülkelerin gelişmişlik düzeylerini yazının başlangıcında da belirttiğim gibi ülkede yaşayan bireylerin özellikle genç bireylerin 24 saatlerini dolduruş biçimleri belirler. Ülkemiz adına bakarsak ve Avrupa ile karşılaştırma yapıldığında bizim genç nüfus sayımızın onların çok üzerinde olduğunu görürüz. Bu durumda dünyada ülkeler arası rekabet şartları göz önüne alındığında öne geçmek isteyen ülkelerin uygulayabileceği 2 farklı uygulama var:

  1. Beyin göçü ile diğer ülkelerdeki üst seviye potansiyele sahip kişileri kendi ülkelerine getirmek
  2. Diğer ülkelerdeki gençlerin 24 saatlerini kullanış biçimlerine müdahil olmak

Birinci madde zaten çok açık ve ilave açıklamaya gerek kalmıyor. Biz ülke olarak beyin göçü ile genç vatandaşlar kazanıyoruz bir miktar. Ama daha fazla miktarda maalesef kayıplarımız var. Bu dönemlerde ülkeler arasında gizli ama çok şiddetli bir şekilde beyin göçü (bilgi ve potansiyel transferi) savaşı var. Şiddeti giderek artacak gibi görülüyor. Ülkeler kendi genç potansiyel beyinleri kendi bünyesinde tutmak için olabildiğince emek vermek zorundalar.

İkinci maddeye gelince, birinci madde ile savaşını vermekte olan ve vermeye devam eden ülkeler aynı zamanda diğer ülkelerdeki genç olası potansiyel beyinlerin 24 saatlerini hem üretmekten yoksun bırakmak hem de bilinçaltı kurgulama ile yönlendirmek için başta dizi ve bilgisayar oyunu olmak üzere farklı ürünlerle müdahil olmaktadırlar.

Bu konuda maalesef genç beyin olarak müthiş bir potansiyelimiz olduğu için iki madde için de hedef konumundayız.

Ülke olarak kısır tartışmaları bırakıp 24 saatlerimizi en verimli şekilde kullanmayı öğrenip ve alışkanlık haline getirip direk gelişime ve üretime yönlenmek zorundayız. Başarıyı sağlayacak potansiyelimiz fazlasıyla var.

  Saygılarımla.

Özcan Uzunoğlu